Zayıflama çayları
gerçekten zayıflatır mı?
Zayıflamak için her türlü yöntemi denediniz, en sonunda bir arkadaşınız zayıflama çayından bahsetti. Hemen bir paket satın alıp dener misiniz? Birçoğunuzun bu soruya evet yanıtını duyar gibiyim. Bu yazımı okuduktan sonra eminim elinizdeki zayıflama çayını çöpe dökeceksiniz, ya da işlevini tamolarak öğrenip zayıflama amacıyla değil gerçek kullanım amacına uygun olarak tüketeceksiniz.
Zayıflama çaylarının ortak noktası sinameki
Hemen hemen her zayıflama çay karışımında sinameki bitkisi bulunur. Barsakları çalıştırmasıyla yüzyıllardır akut kabızlığın tedavisinde geleneksel yöntem olarak kullanılan bu bitkinin uzun dönem kullanımı bağırsak sağlığını olumsuz yönde etkiler. Bazı hücrelerin zarar görerek besin öğelerinin bazılarının vücut tarafından emilememesi söz konusu olur.En önemli yan etkileri; bazı enfeksiyonlar, ishaller, karaciğer hastalıkları, kabızlığın kronikleşmesi ve kolite benzer bağırsak hastalıklarının oluşmasıdır.
Zayıflama çaylarının içine sinameki konulmasının en önemli nedeni müshil etkisidir. Unutmayın şişmanlık vücutta kilo fazlalığı değil yağ fazlalığıdır. Vücuttan aşırı şekilde su kaybettiren ve dışkı oluşumunu artırarak gerekli birçok vitamin ve mineralin kullanılmadan atılmasını sağlar. Bu da uzun dönemde ciddi hastalıklara zemin hazırlar.
Zayıflama çaylarının diğer bir ortak noktası idrar söktürmesidir
Günlük olarak bir kişinin ter, solumum, idrar ve dışkı yoluyla 2,5 litre su kaybettiği, buna karşılık metabolizmanın ürettiği su, yiyecek ve içeceklerle alınan suyun da 2,5 litre civarında olduğu bilinmektedir. Alınan ve kaybedilen sıvının her zaman dengede olması sağlığın korunmasında birinci derecede önemlidir.
Fazla idrara çıkmaya sebep olan yani di-üretik etkisi olan bitkiler vücuttan aşırı miktarda sıvı kaybı sağlamaktadır. Kaybedilen sıvı tartıya çıkınca kilo kaybı olarak yansıdığından zayıflama konusunda ticari faaliyet yapanların ilgi odağı olmuş ve diyet pazarına zayıflatıcı ürün olarak girmesi sağlanmıştır.
Bitki çaylarında bulunan flavonoidler gibi antioksidan maddelerin bazı yararları olabilir, ancak unutulmaması gereken konu bitki çaylarının doz aşımı durumunda zehirleyici olabildikleridir.
Bitkisel çaylar bilinçli tüketilmeli
İlaçların birçoğu bitkisel özlerden elde edilmektedir. Yani bitkilerin tedavide kullanılması yeni bir kavram değildir. Ancak bitkilerin tedavi edici özelliği bilimsel olarak kanıtlanmış olmalı ve mutlaka standartlaştırılarak kullanım dozu belirlenmelidir. Piyasa satılan tüm ilaçlar klinik olarak etkinliği kanıtlandıktan sonra Sağlık Bakanlığının izniyle piyasaya sürülmektedir.
Aktar veya benzer yerlerde satılan birçok bitkinin ve çayının nereden toplandığı, nasıl saklandığı, etken maddesinin yoğunluğu bilinmemektedir. Bu nedenle bilinçsizce tüketimi toksik etki yaratarak ölüme bile neden olabilir.
Bitkilerde bulunan etken maddelerin bazı ilaçlarla ters etkileşime girdiğini de akıllardan çıkarmamak gerekir. Örneğin baş ağrısı için ya da tansiyonunuz için kullandığınız ilaçlarla etkileşebilen bu etkenler, kanamaya neden olabilir, kanın pıhtılaşmasını sağlayabilir, zehirleyebilir kısaca sizi hastanelik edebilir.
Çarpıcı bir örnek:
Kekik çayı içerek acile kaldırılan kişileri yakın zamanda medyadan duymuşsunuzdur. Kekiğe benzer en az 10 çeşit bitkinin var olduğunu bu nedenle her kekiğin aynı olmadığını, içindeki etken maddenin her türünde farklı dozlarda bulunduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Tabi örnek olarak kekikten bahsettim, daha birçok bitkinin aynı şekilde zehirli olabilen benzerlerine her zaman rastlamak mümkündür.
Siz siz olun konunun uzmanına danışmadan bilinçsizce bu ürünleri kullanmayın.