dugme

30 Eylül 2011 Cuma

Aşı Takvimi,Doğumdan İtibaren Yapılması Gereken Aşılar Nelerdir

Normal Aşı Takvimi 

2. ayda BCG, Difteri, Boğmaca, Tetanos, (DBT)+Çocuk felci (OPV)

3. ayda DBT+OPV + Hepatit B (HBV)

4. ayda DBT+OPV+Hepatit B

9. ayda Kızamık +Hepatit B

16-24. ayda DBT+OPV

İlkokul 1. Sınıf DT+OPV +BCG +Kızamık

İlkokul 5. Sınıf Tetanos

Lise 1. Sınıf Tetanos


Erişkin Tetanos (yaşam boyu 10 yıl aralarla) 


Gebelere ilk izlemde 1 doz, 4 hafta sonra ikinci doz tetanoz aşısı

Gebelikte Tetanos (aşılanma durumuna göre gerekiyorsa 1 doz veya 2 doz)


Aşılanma durumu kesin bilinmeyen çocuklar

7 yaştan küçük

İlk karşılaşma DBT+OPV+HBV+BCG+Kızamık (9 aylıktan büyük ise)

1 ay sonra DBT+OPV+HBV

2 ay sonra DBT+OPV

8 ay sonra DBT+OPV+HBV

4-6 yaş DBT+OPV+Kızamık+BCG


7 yaştan büyük 

İlk karşılaşma Tetanoz+HBV+OPV+Kızamık

2 ay sonra HBV+OPV+Tetanoz

8 ay sonra HBV+OPV+Tetanoz

Yeni Doğan Bebeğin Cilt Bakımı Nasıl Yapılır,Doğan Bebeğe yapılm


YENİDOĞAN BEBEĞE CİLT BAKIMI
Deri birçok rolü ve fonksiyonu olan yaşamsal bir organdır. Toksin ve infeksiyonlara karşı bariyer, ısı dengesi, su ve elektrolit dengesi, yağ deposu, yalıtım ve dokunma duyusunu sağlar. Bu fonksiyonlar doğumdan itibaren bazı değişikliklerle sağlanır. Değişikliklerin en yoğun olduğu dönem doğumdan sonraki ilk iki yıldır. Aköz fakat steril atmosferden patojenlerden zengin kuru ortama geçiş yenidoğan derisinde dramatik bir değişim oluşturur. Epidermal bariyerin bütünlüğü su kaybı ve mikroorganizma direnci için önemlidir. Temel deri bakımının amacı travmatik yaralanmaları azaltmak, olgunlaşmamış bariyer fonksiyonunu korumak, deri bütünlüğünü sağlamaktır.

VERNİKS KAZEOZA

Verniks kazeoza anne karnındaki dönemde fetusu koruma görevinin yanısıra antioksidan, yara iyileşmesini kolaylaştırma, su geçirmezlik özellikleri de olan fizyolojik bariyerdir. Doğumda deri verniks kazeoza ile kaplıdır. Bu beyazımsı yağlı tabaka tüm vücudu örtebilir veya sadece kıvrım bölgelerinde var olabilir. Doğumu izleyen saatlerde kurur ve dökülür. Rengi anne karnındaki dönemdeki problemleri yansıtabilir.
Verniks kazeozanın kaldırılması: Genellikle doğumdan hemen sonra bebek yıkanmadan önce temiz bir havlu ile silinir.

ISI DENGESİ

• Zamanında doğan bebeklerde ilk üç gün içinde ısı dengesinin sağlanmasına yönelik işlemler başlar.
• Terleme ilk olarak alında başlar ve daha sonra gövde ve ekstremitelerde ortaya çıkar. Preterm bebeklerde yaşamın ilk günlerinde ısıya karşı terleme görülmez.
• Deri vücudun ısısını kontrol etmede yardımcı olur. Çok küçük çocuklarda, aşırı sıcak ya da soğukla başa çıkmada ısı kontrolü daha zordur.
• Üşümemesi için ne kadar giydireceğinize gelince; yetişkinlere göre bir kat fazla giysi giydirilmesi, uykusu sırasında üzerinin örtülmesi yeterlidir.
• Çok küçük bebeklerde el ve ayaklar soğukta mavi benekli bir görünüm alabilir. Bu önemli bir sorun değildir. Ancak, soğukta el ve ayakları örtmek bu durumu önleyecektir.
• Giyimli olduğu halde elleri soğuksa üşüyor olabilir, kolayca terliyorsa fazla giydirilmiş olabilir. Koltuk altından derece ile ölçülen vücut ısısı 36-36.5°C ise üşümüyor demektir.
• Bebeğinize kundak yapmayınız. Kundak doğumda normal olan bebeğin kalçasında çıkıklığa yol açabilir. Bunun yerine bebeğinize onlar için yapılmış zıbın, tulum, pijama şeklinde giysileri giydiriniz. Bazen bebeklerin kaburga kemiklerinin batmaması için göğüs çevresine sıkı sıkıya bir sargı yaparlar. Bunu da yapmayınız, bu sargılar bebeğinizin nefes alıp vermesini güçleştirir. Bebeğiniz için çarşıdan aldığınız giysileri paketini ilk siz açsanız bile yıkamadan giydirmeyiniz. Pamuklu, yumuşak dikişli, rahat ve kolay yıkanıp ütülenebilen, tüylü olmayan kumaşlardan yapılan bebek giysilerini ve battaniyelerini tercih ediniz. Bebeğinizin giysi ve battaniyelerini, havlu ve nevresimlerini sabun veya sabun tozu ile yıkayınız ve ütüleyiniz. Çamaşır makinesinin son durulama işleminde suya herhangi bir kimyasal madde ilave etmek gerekmez.
SAÇ VE TIRNAK BAKIMI
Lanugo:
 Prematürelerde özellikle sırt, omuzlar ve yüz lanugo denilen kıllarla kaplıdır. Bu kıllar normalde doğumdan bir ay önce anne karnındayken dökülür ve yerine zamanında doğanlarda görülen daha kısa lanugo çıkar. Saçlar gibi bunlarda ilk aylar içinde yerlerini vellus kıllara bırakırlar. Kalıtsal bir hastalık olan konjenital hipertrikozis lanuginozadan ve hipertrikoz ile seyreden hastalıklar ayırt edilmelidir.

Bazı bebekler fazla saçlı olarak doğarlar. Bu saçlar, tekrar yumuşak ve ince yeni saçlar çıkmadan önce ilk birkaç ay içinde dökülebilir. Bebeklerin yumuşak olan saçları, daha kuvvetli, uzun ve kalın olan yetişkin saçlarından farklıdır.

Bazı bebekler çok az saçla doğarlar. Bu saçlar giderek normal büyüme düzenine döner ve ilk bir ya da ikinci yılda dökülürler. Çocuk ve küçük bebeklerin saçlarının kesilmesi gerekmez.
Sırtüstü yatan ve hareket eden bebeklerin başlarında saç derisinin yatak çarşaflarına sürtündüğü yerlerde saçlarda seyrelme olabilir.

Küçük bebeklerin çoğunun saçlarını şampuan ile yıkamaya gerek yoktur. Eğer şampuan kullanılacaksa, olabildiğince az miktarda ve sıklıkta çok hafif bir şampuan kullanmak uygun olur. Çocuklarda, saçlı derideki yağ bezlerinin çalışma bozukluğu sonucu oluşan kabuklu deri iltihabı oldukça yaygın olup, çoğu zamanla geçer. Kabuklar, baş derisine bebe yağı ya da nemlendiriciler ile masaj yaparak çıkarılabilir.

Bebeklerde saç rengi oldukça çeşitlilik gösterir. Bazı bebeklerin saçları doğduklarında koyudur. Bu saçlar daha sonra dökülerek yerlerine açık renkli saçlar çıkar. Tersi daha az yaygındır. Kızıl saç, saçların normal büyüme düzenine girdikleri altı ya da dokuz aya kadar belirgin olmayabilir. Ayrıca, saç rengi, bebek büyüdükçe de değişebilir. Bu bağlamda, sarışın çocukların saçları genellikle sekiz yaş civarında koyulaşır.

Bebeğin tırnağını, ona özel bir bebek tırnak makası ile kesebilirsiniz. Uzamış tırnaklarıyla bebek, yüzünü ve gözünün kornea tabakasını çizebilir. Bebek tırnak makasıyla tırnağın keskin ve sivriköşeleri de ince bir törpüyle yumuşatın. Bu işlemi yaparken yanınıza bir yardımcı almalısınız.
Bazen tırnak altındaki deri tırnağın ilk gelişimi sırasında yeterince düz olmayabilir. Bu durumda tırnak deriye batar ve el ya da ayak parmağının ucunda şişlik veya kızarıklık oluşabilir. Bu, tedaviye gerek kalmadan tırnak büyüdükçe zamanla geçecektir.
GÖZ BAKIMI:
Doğumu takip eden günlerde gözlerde çapaklanma, akıntı ve kızarıklık ile kendini gösteren konjonktivit (göz iltihaplanması) ile de sıkça karşılaşılır. Bunun nedeni yeni doğan bebeklerde üretilen göz yaşını burun içine akıtan kanalın drenajının bazen yeterli olmamasıdır. Doğum sonrası göz bakımını yaparken günlük kaynamış ılınmış su ile ıslatılmış lokmalar halinde pamuk parçalarını kullanabilirsiniz. Önce ellerinizi sabunlu suyla yıkayıp temiz havlu ile kurulamayı unutmayınız. Islattığınız pamuk lokması ile bebeğin gözünü pınarından başlayıp kuyruğuna kadar yumuşakça bir kerede siliniz. Diğer göz için yeni bir pamuk lokması kullanınız. Bu bakıma rağmen bebeğinizin gözü çapaklanıyor, sulanıyorsa doktorunuza başvurunuz.
KULAKLAR VE BURUN BAKIMI:
Temizlik ve bakım için pamuklu çubuk ve benzeri şeyler kullanmayınız. Bunlar bebeğin kulaklarını ve burnunu tahriş edebilir. Bir parça kaynatılmış ılık su ile ıslatılmış pamuk veya yumuşak bir peçete ile kulakların ve burunun giriş delikleri silinebilir.

DİĞER
Miliarya (İsilik): Derideki küçük ter bezi kanalları olan gözeneklerin sıcak ve nemli havaya ve yüksek ateşe bağlı aşırı terleme sonucu tıkanması ile oluşur. Sıcak ve nemin fazla olduğu ortamlar, geçirgenliği olmayan giysiler miliarya oluşumunda önemli rol oynar. Aşırı nemlendirici kullanma, sabun ve deterjanlar sorunu daha da artırabilir. Tıkanıklık düzeyine göre farklı döküntüler gelişir. Daha hafif olan isilik küçük ve kolayca patlayıp ince pullar oluşturan su kabarcıkları halinde görülür. Daha ağır vakalarda, kaşıntılı ve su toplayan kırmızı döküntüler oluşabilir. Bu döküntüler sıcakta karıncalanma veya kaşınma hissi yaratabilir. En yaygın olarak alın, yanaklar, gözkapakları ve bazen de burunda oluşur. Ayrıca, bel lastikleri gibi giysi malzemelerinin ter bezlerini tıkadığı yerlerde de görülebilir.

İlk iki hafta içinde sık görülür.
Sıcak havada bebeği serin tutmak önemlidir. Bezler sık sık kontrol edilmeli ve ıslak olmaları halinde değiştirilmelidir. Bel lastiği sıkı naylon kilotlar kullanmaktan kaçınmak gerekir. Nemlendirici kullanılıyorsa, çok sık olmamak şartıyla hafif bir şekilde sürülmelidir. Sıcak havalarda koyu nemlendirici kullanmaktan kaçınınız. Cildi, ılık suyla yıkanmalıdır. İnfeksiyon şüphesi varsa antibiyotik başlanmalıdır. Kalamin veya lanolin içeren losyonlar, şeklinde zayıf etkili kortikosteroidli losyonların geçici kullanımı yararlıdır. Tekrarlayabilir.

Yenidoğan aknesi: Yenidoğanın baş boyun bölgesinde yerleşir. Anneden geçen hormonların etkisiyle ortaya çıkar. Genellikle 3-6 ay içinde kendiliğinden iz bırakmadan geçer. Bazı bebeklerde devam edebilir; bu durumda ilaç kullanmak gerekebileceğinden mutlaka dermatoloji uzmanına başvurmak gerekir.

CİLT LEKELERİ
Çiller: Normal olarak doğumdan sonra oluşur. Pigmentlerin ürettiği boya maddeleri ile renkleri koyulaşır. Çiller, çocukluk döneminde yanaklar, ellerin üst kısımları ve dirsekle bilek arası gibi vücudun en fazla güneş gören yerlerinde normal ile aşırı güneş ışınlarına maruz kalma sonucu oluşmaktadır. Çil oluşumu iyi bir güneşten korunma yöntemi ile önlenebilir. Güneşli havada ince giysiler giydirme, şapka takma, çocuk arabasına gölgelik takma dışarıda gölgede durma güneşin morötesi ışınlarına (UV) karşı en iyi korunma yöntemleridir. Gerekli olduğunda, koruma faktörü 15 ya da daha fazla olan koruyucu bir güneş kremi, giysilerle korunmayan yüz,ellerin üst kısmı ve ayaklara az miktarda sürülebilir. Çok küçük çocuklar için, hafif bir losyon ağır bir kremden daha yararlıdır. Çocuğun derisinin çok kuru olması durumunda, krem losyondan daha etkili olabilir.

Doğumsal benler: Yenidoğanların yaklaşık %1’inde doğumsal benler vardır. Küçük ve orta büyüklükteki benler klinik fotoğraflarla izlenir, yapısındaki değişikliklere göre çıkartılabilir.
Yaşam boyu malign melanom riski %4.6-8 arasında değişmekte bunların yarısı ilk beş yaş içinde ortaya çıkmaktadır. Habis dönüşüm en çok puberte öncesi dönemde gelişmektedir. Dev doğumsal benler olabildiğince erken dönemde büyüklüğü ve yeri uygun olduğu durumlarda tamamen çıkartılmalıdır.

Hemanjiomlar (Kırmızı benler/damar benleri): 
Yenidoğanların %1-2.6’sında rastlanır, kız çocuklarda erkeklerden dört kez daha fazladır ve özellikle prematüre doğanlarda sıktır. Yaklaşık yarısı doğumda vardır. Diğerleri ilk ay içinde ortaya çıkar. En çok baş ve boyun bölgesinde yerleşir. On yaş civarında çoğunda tamamen geriler, ancak yerlerinde iz ya da renk değişikliği kalabilir. Çok sayıda hemangiomun bir arada oluşu iç organ tutulumu ile giden ölüm oranı yüksek hastalıkların habercisi de olabilir.

Mongol lekesi: En sık görülen pigmenter değişikliktir. Doğulu siyah ırka mensup olanlarda daha sık görülür. Sakral bölge veya sırt alt kısım en çok yerleştiği alanlardır. Mavi-siyah tonda birkaç milimetreden 10 cm veya daha büyük çaplara uzanan yapılardır. Hemen hemen bütün mongol lekeleri puberte öncesi kaybolur.

Café-au-lait makülleri: Yuvarlak veya oval, açık kahverengi lekelerdir. Çapları birkaç mm.den 20mm’ye ulaşabilir. Sağlıklı yenidoğanda en çok gluteal bölgede tek lezyon olarak görülür. Seyrek olarak beyaz ırka mensup çocuklarda üç, diğer ırklarda beşten fazla cafe-au-lait makülü bulunur. Puberte öncesi altı veya daha fazla sayıda 0.5 cm. ve daha büyük puberte sonrası ise 1.5 cm veya daha büyük maküllerin varlığı tip 1 nörofibromatöz lehinedir
DİKKAT! 
Bebeğinize bakım yapacağınız zaman ellerinizin temiz olduğundan emin olunuz.
İlk haftalarda karşılaşabileceğiniz döküntü veya sarılık gibi renk değişikliği şeklindeki cilt sorunlarınız olabilir. Cilt değişikliklerinin ne olduğunun tanımlanmasının en iyi görülerek yapılacağını unutmayınız ve dermatoloji uzmanı ile bağlantı kurunuz.
Dr. Zeynep Topkarcı
İstanbul Üniversitesi

Bebeğin Kişisel Gelişimi Nasıl Olur


BEBEĞİN KİŞİSEL GELİŞİMİ
Bebeğiniz artık ne fiziksel, ne ruhsal, ne de zihinsel olarak ele avuca sığabilir bir haldedir. Artık aktif öğrenme sürecinde beş duyusunu da kullanmaktadır. Dokunmak, araştırmak, tatmak ister. Sizinde bebeğinizin bu gelişim sürecinde ona yardımcı olmanız gerekir. Bebeğinize yardım edebileceğiniz noktalar özellikle gelişimin şu alanlarına yönelik olmalıdır

Kaba motor beceriler: Bebeğiniz hazır olduğunda, tabii bunu denemeden bilemezsiniz, aşağıdakileri yapması için ona fırsat verin.
• Kucağınızda ayağa kaldırın ve zıplatın.
• Oturur duruma doğru çekin.
• Eğer gerekiyorsa yastıklarla destekleyerek onu oturtun.
• Parmaklarınıza tutunurken ayakta duracak şekilde yukarıya doğru çekin.
• Onu havada uçurun

İnce motor beceriler: Bebeğin ellerini kullanma becerisini geliştirmesi sonunda onun kendi kendine yemek yeme, resim çizme, yazma, diş fırçalama, ayakkabılarını bağlama, düğme ilikleme ve daha bir çok başka beceri kazanmasını sağlayacaktır. Eğer bebeklere ellerini kullanmaları, her çeşit nesneye dokunmaları ve keşfetmeleri için bol fırsat verilirse daha çabuk ustalaşırlar. Aşağıdaki ipuçları ince motor beceri kazanılmasını kolaylaştıracaktır.
• Yap boz oyunları ve aktivite tahtaları. Bunlarla bebeğiniz bol pratik yapma imkanı bulur ama bir kaç ay geçmeden bebeğiniz bunların üstesinden gelemeyebilir.
• Yumuşak bebekler ve doldurulmuş hayvanlar. Bunlarla uğraşmakta bebeğinizin el becerisini geliştirir.
• Çeşitli büyüklüklerde ve sertlikte bebeğinizin tutması ve sıkması için toplar. Özellikle bebek oturabildikten sonra toplar çok eğlencelidir. Bebeğiniz onları yuvarlayabilir, tutmaya çalışır ve peşinden emekler.
• Parmak oyunları, el çırpma oyunları. Kendiniz bebeğinize nasıl yapıldığını gösterdikten sonra o bu işi kendi başına yapabilecek duruma gelecektir.

Sosyal beceriler: İlk yılın ortalarında bebeklerin çoğu oldukça kolay ilişki kurar. Gülümser, çığlıklar atar, birçok şekilde etrafla ilişki kurar ve arkadaşlıklarını tüm misafirlerle paylaşmaya isteklidir. Henüz yabancı endişesi gelmemiştir. Bu nedenle bu dönem sosyalizasyonu teşvik etmek ve bebeğinizi değişik yaşlardaki bir çok insanla tanıştırmak için uygun bir dönemdir. Ona merhaba gibi basit selamları ve bay bay diyerek el sallamayı, öpücük göndermeyi ve “teşekkür ederim” deme gibi temel sosyal davranışları öğretin.

Zihinsel ve dille ilgili beceriler: Kavrama yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştır. Önce isimler tanınmaya başlar (annenin, babanın, kardeşlerin), arkasından temel sözcükler (“hayır”, “bay bay” gibi) ve çok geçmedende sık duyulan cümleler bunları takip eder. Sizin ne dediğinizi anlaması konuşmasından daha önce gelişir. Zihinsel gelişmenin diğer belirtileri de ufukta görünmektedir. Başlangıçta pek öyle gözükmemekle beraber, bebeğiniz basit problemleri çözme, gözlem ve hafıza gibi yetenekleri geliştirmek için ilk adımları atmaya başlamıştır.
Sizde ona şu şekilde yardım edebilirsiniz:
• Bebeğin sebep sonuç ilişkisini gözlemesine ( küvette bir kabı su ile doldurun ve bebeğinize onu ters çevirtin) ve nesnelerin sürekliliğini öğrenmesine (sevdiği bir oyuncağı bir örtü ile örtün ve onu bulmasını sağlayın) yardım eden zeka uyarıcı oyunlar oynayın.
• Bebeğinizin işitsel algılamasını keskinleştirmesine yardım edin. Üzerinizden bir uçak yada sokaktan bir itfaiye geçtiğinde bunları bebeğinize gösterin ve “Bu bir uçak mı?” yada “itfayeyi duyuyor musun?” diye sorun. Bu, bebeğinizin sesler dünyası için işitsel ayarlamalar yapmasına yardımcı olacaktır. Aynı şeyleri elektrik süpürgesini çalıştırırken veya mutfak aletleri çalışırken de yapın ve onun seslerin nerden geldiğini anlamasına yardım edin.
• Onu kavramlarla tanıştırın. Tüylü oyuncak yumuşaktır, kahve sıcaktır, araba hızlı gider, su içmek ve yıkanmak içindir ve daha bunlar gibi günlük hayatta karşılaştığı birçok kavramı ona açıklayın. İlk sözleriniz bebeğinize anlamsız gelecektir ama zamanla ve birçok tekrardan sonra fikirlerin ona geçtiğini göreceksiniz.
• Merak ve yaratıcılığı teşvik edin. Eğer çocuğunuz bir oyuncakla alışılmışın dışında bir şekilde oynamak istiyorsa cesaret kırıcı olmayın. Bebeğinize deney ve araştırma yapması için fırsat verin ve kısıtlamayın. Bu, bahçeden bir tutam ot koparması yada ıslak bir süngeri sıkması demek olsa bile. Bebek kendisine anlatılanlardan çok kendi deneyleri ile öğrenir.
• Öğrenme sevgisini teşvik edin. Bebeğinize bir şeyler öğretirken ona öğrenmeyi zevkli ve eğlenceli sunun. Baskıcı olmayın ki bebeğiniz öğrenmeyi sevsin.

Bebeklerde Ateşle Gelen Havale


Bebeklerde Ateşle Gelen Havale


Son zamanlarda salgın halini alan grip, herkeste yüksek ateş nedeni oluyor. Özellikle bebekleri olan aileler, ateşle gelen havaleden endişe ediyorlar. Gerek telefon ve gerekse mektupla bana ulaşan okurlarım arasında, bebeklerdeki yüksek ateş karşısında ne yapmaları gerektiğini soran okurlarım çok fazla. Bu yazımda bebeklerdeki yüksek ateş ve havale nöbetleri hakkında açıklamalar yapacağım.
Bebeklerin hastalıklarını anlamak çok kolay değil. Derdini anlatamadıkları için, sadece ağlarlar. Genelde huzursuz ve çok ağlayan bir bebekte de ağlama da ipucu olarak değerlendirilmeyebilir. Eğer bebeğin yeme, içme ve uyuma alışkanlıklarında dikkat çekici bir değişme varsa, o çocuğun hasta olduğu düşünülür. Her hastalık ateş yükselmesine neden olmazsa da, bebeklerde ve küçük çocuklarda infeksiyon hastalıkları daha sık rastlandığı için, hastalıklarının büyük bir kısmında ateş yükselmesi olacaktır. Bu nedenle bebeğin ateşini ölçmek sağlığı hakkında bilgi verecektir. Cildin terli ve bebeğin hareketli olması nedeniyle, koltuk altı yerine makattan ateş ölçmek daha doğrudur.
Eğer bir bebeğin makattan ölçülen ateşi 38 dereceden fazla ise, o bebekte yüksek ateş olduğunu kanıtlar. Ancak çoğu zaman ateşin yüksekliğinden çok bebeğin genel durumu daha da önemlidir. Ateşi normale yakın ama halsiz, devamlı uyuyan, mama yemek ya da süt içmek istemeyen bir bebek, 39 derece ateşi olmasına rağmen, canlı hareketli, beslenmesini sürdüren bir bebeğe oranla daha hastadır. Eğer iki aylıktan küçük bir bebeğin ateşi 38 dereceyi aşarsa doktora götürmek gerekir. İki aylıktan büyük bebek için doktora götürme sınırı 39 derece ateştir. Ancak daha düşük rakamlarda da olsa ateş, üç günden daha fazla sürüyorsa, doktora götürmek gerekecektir.
Ateş yükselmesi vücudun savunma mekanizmalarından biridir. Vücutta virüs ya da bakteri cinsi bir hastalık etkeni olduğunu ve vücudun buna karşı tepki gösterdiğini kanıtlar. Ateş yükselmesi halinde hastalık etkenleri faaliyetlerini sürdüremez ya da ölürler. Bu nedenle ateş yükselmesi hastanın yararına bir durumdur. Ancak, yüksek ateşin devam etmesi, vücudun hastalığı yenemediğini gösterir. Hastalığın devam etmesi organlarda kalıcı bir bozukluk yaratabileceği için, müdahale edilmelidir. Doktor, yapacağı muayeneden sonra hastalığı teşhis edecek ve gerekli önlemleri alacaktır. Gerekli tedaviye başlamadan ateşi düşürmek yararlı bir davranış değildir.
Ateşin, savunma sistemi için yararlı olduğunu belirttim ancak bunun tek istisnası, yüksek ateşle gelen havale nöbetidir.

Beyin hücrelerinin normal dışı bir aktivite göstermesi sonucu ortaya çıkan, vücuttaki istemsiz kasılmalara, tıp dilinde konvülsiyon, halk arasında da havale adı verilmektedir.
Tipik bir havale nöbetinde bebek şuurunu kaybeder, kol ve bacakları kasılır. Birkaç saniye sonra, kol ve bacaklarla yüzde ritmik kasılmalar olmaya başlar. Bir süre sonra da bütün belirtiler kaybolur.
Havale nöbetleri genellikle 6 aylık ile 5 yaş arasındaki çocuklarda olur. Çoğu zaman yüksek ateş ile beraberdir. Ancak ateşin yüksekliği ile havale geçirme arasında her zaman bir ilinti yoktur. Yani bazılarında çok yüksek ateşte havale olmazken, bazı bebeklerde daha düşük ateşlerde bile havaleye rastlanabilir. Çocukların %4-5 inde hayatlarında en az bir kez havaleye rastlanırken, bunların yarısında bir kereden sonra havale görülmez. Eskiden, havale geçiren çocuklarda mutlaka beyin hasarı kalacağı düşünülürken, bunun doğru olmadığı artık anlaşıldı. Önemli olan havalenin kendisi değil, havaleye neden olan hastalıktır. Bu iyi tedavi edilmediği taktirde hasar kalabilir.

Eğer bebeğin ateşi yüksekse, düşürmek için, giysilerini çıkartmak, başına ve göğsüne ıslak bez koymak, tüm vücudu serin su ile ıslatılmış bezlerle silmek yararlıdır. Havale geçiren bebekte, kolonya gibi alkollü maddeler kesinlikle kullanılmaz. Ayrıca ateş düşürmek için su dolu küvete sokmak da tehlikeli olabilir.
Kusmaya başlarsa, yüzükoyun ya da yan yatırarak kusmuğun nefes borusunu tıkamasını önleyin.
Nefes alması güçleşirse, alt çenesini hareket ettirmeye çalışarak nefes almasına yardımcı olun. Çoğu insan, havale geçiren kişinin dilini ısıracağını ya da yutacağını ve nefes yolunun kapanacağını düşünür. Dil ısırma olursa da çok önemli değildir. Bunu önlemek için ağzına elinizi ya da başka cisimleri sokmak tehlikeli olabilir.
Eğer nefesi durursa, yapay solunuma başlamayın, kısa bir süre sonra kendiliğinden soluk alıp vermeye başlayacaktır.

Havale nöbeti geçtikten sonra, bebeğin devamlı doktoru varsa, ona haber verin. Bebeği muayene etmek isteyecektir. Eğer bu doktora ulaşamıyorsanız, bir hastanenin acil kısmına götürün. Yukarıda da belirttiğim gibi, havaleye neden olan hastalık, çoğu zaman havaleden daha ciddi sorun yaratır.
kaynak:http://www.genetikbilimi.com

Hamilelikte Karın Sarkmalarına Dur Demek Elinizde


Karnın sarkma ihtimali, her anne adayının hamilelik döneminde yaşadığı en önemli sıkıntılardan biridir. Bir yandan güzel bir mutluk yaşayacak olan anne adayı, bir yandan da vücudunun eski formunu kaybedeceğini düşünerek mutsuz olmaktadır. Karın sarkmasında genetik faktörlerin de etkisi olduğu bilinmektedir; ancak sarkmanın yaşanması kader değildir. Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Dilek Aytekin, “Hamilelik döneminde karın sarkmasını önlemenin yolları” hakkında bilgi verdi.


Karın sarkması ileri yaş ve çoğul gebeliklerde daha fazladır

Karın bölgesi, kafatası ve göğüs boşluğu gibi kemikle değil, kas dokusu ile çevrelenmiş olduğundan karın boşluğunuzun esneyebilmesine olanak verir. Hamilelik sırasında büyüyen rahim ile karın içi basıncı artar. Normal sınırlarda, karın içi basıncı artıkça karın kasları gevşeyip, basıncı azaltmaya çalışır. Karın içi basıncının aşırı artığı durumlarda, karın kasları baskı altında kalır ve bu basıncın daha da yükselmesini engellemek için genişleyip deforme olur. Kaslar deforme oldukça, cilt esnekliğini kaybeder ve çatlaklar oluşur. Yaşın ilerlemesi dokuların esnekliğinin azalması açısından kaçınılmaz bir durumdur. Günümüzde ileri yaş hamilelikleri ve çoğul gebelikler artmıştır. Çoğul gebelik ile dünyaya gelecek bebek sayısının artması, hamileliğinde oluşan deformasyonun daha fazla olmasını sağlayabilmektedir.

Hamileliğe kilolu başlamak dezavantaj

Son zamanlarda genç ve doğurganlık çağındaki kadınlarda obezite sık görülmektedir. Anne adaylarının fazla kilo ile başladıkları hamileliklerine, olması gerekenden çok daha fazla kilo alarak devam etmeleri doğum sonrası bu kiloların verilmesini zorlaştırabilir. Doğum sırasında herhangi bir problem yaşanmamış olsa dahi, annenin vücudunda geri dönüşsüz estetik sorunlar oluşturabilmektedir.

Ameliyat olmadan düzgün bir karına sahip olmak için

Her anne doğum sonrası hemen kilolarını verip, bir an önce eskisi kadar genç ve çekici olmak ister; ama bunu yeniden kazanması baştan önlemlerini almamış ise elbette kolay olmayacaktır. Anne adayının hamile kalmadan önce alacağı ve sonrasında dikkat edeceği birkaç önlem ile düzgün bir karına sahip olmak hayal olmayacak. İşte alacağınız önlemler:

1- Kilo kontrolünüzü sağlayın

Öncelikle hamile kalmadan önce ideal kilonuzda olmaya gayret etmelisiniz. İdeal kilo tespitinizde beden kitle indeksinden yararlanılır. Beden kitle indeksi (BKİ), vücut ağırlığının (Kg), boy uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle hesaplanır. İdeal ağırlığınız ise; ulaşılmak istenen BKİ'nin, boy uzunluğunuzun karesi ile çarpılmasıyla elde edilir. Hamileliğe ait hipertansif durumların, iri bebekten dolayı oluşacak problemlerin, erken doğumun ve anne karnında bebeğin gelişme geriliklerini dengelemek amacı ile normal BKİ'ye sahipse, anne adayının hamilelikte 11.5-16 kg arasında kilo alması tavsiye edilmektedir.

2- Beslenmenize ve sıvı tüketiminize dikkat edin

Beslenmenin hamileliğin seyrinde ve sonucunda önemli oranda etkisi vardır. Önemli olan fazla miktarda yemek ve kilo almak değil, gerekli olan gıdaları dengeli ve yeterli miktarda almaktır. Hamile bir kadının, hamile olmayan bir kadına göre günde fazladan 300 kaloriye ihtiyacı vardır. Bu da yaklaşık %15'lik bir artış, yani 2300 kalori/gündür. Hamileliğinizde uzmanların önerdiği beslenme şekli; öğünlerinizi artırmanız, tüm temel besin maddelerinden yeterince ve düzenli olarak almanız şeklindedir. Su ve sıvı içeren gıdaları yeterince tüketmeniz, hamileliğinizde pek çok açıdan önemlidir. Hamileliğiniz sırasınca yeterli sıvı almanız, cildinizin nemlenmesini artırır. Bunun yanı sıra nemlendirici kremler sürerek, cildinize masaj yapmanız kan dolaşımınızı hızlandıracağından, çatlak ve sarkmalarınıza karşı önleminizi almış olursunuz.

3- Egzersiz yapın

Hamilelik döneminizde yapacağınız egzersizler, uygun sınırlar içinde kilo almanızı sağlamasının yanı sıra, dolaşım sisteminizin daha iyi çalışmasına da katkıda bulunarak, karın cildinizin ve kaslarınızın kanlanmasını artırır. Yaptığınız düzenli egzersizler, doğum sonrasında da hızla toparlanmanızı ve kendinize gelmenizi sağlar. Aldığınız kiloları daha kolay vermenize katkıda bulunur. Doktorunuzun başka bir uyarısı yoksa hamileliğiniz sırasındaki egzersizlerinize 4. ayınızdan itibaren başlayabilirsiniz. Sezaryenle doğumunuzu gerçekleştirirseniz, karın hareketlerinize 2 haftadan önce başlamamalısınız.

Anneden Bebeğe Sağlık Köprüsü


Gebelere Yaz Tatili Önerileri

Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Figen Taşer Güney, rahat bir yaz dönemi geçirmek için gebelere önerilerde bulundu.

Sıcak Yaz Ayları Özellikle Son Aylarındaki Gebeleri Zorluyor

Gebelikte oluşan fizyolojik değişiklikler, anne adaylarını çevre koşullarına daha duyarlı hale getirmektedir. Bu dönemde vücut ısısı artar. Özellikle hamileliğin ilk aylarında olan anne adaylarında halsizlik şikayeti, terleme ile oluşan sıvı kaybına bağlı olarak daha belirgin olabilir. Gebeliğin son aylarındaki anne adayları için sıcak yaz ayları daha zorlu geçecektir. Vücutlarında oluşan değişime ve alınan kilolara bağlı olarak solunum sayısında artış, nefes darlığı, efor kapasitesinde azalma ve sıcağa tahammülsüzlük daha sık görülür. Bu durumda bol su (yaklaşık 2.5 lt/gün) tüketilmesi ve özellikle sıcak öğle saatlerinde dışarıya çıkılmaması önerilir. Bu aylarda günün sıcak saatlerinin klimalı ortamlarda geçirilmesi daha konforlu bir ortam yaratabilir. Sıvı alımındaki yetersizlik, tansiyon düşüklüğüne neden olabildiği gibi; kabızlık, idrar yolu sorunları ve bebeğin amniyotik sıvı miktarında azalmaya da yol açabilir.

İnce ve Pamuklu Giysiler Tercih Edilmeli

Giysi olarak mutlaka sentetik olmayan kumaşlardan yapılan ve ısıyı yansıtan açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Gebelikte vücut ısısının yükselmesi ve efor kapasitesinin azalması terlemeyi artırır. Pamuklu, cilde nefes aldıran kıyafet seçimi, anne adaylarını cilt mantarları ve genital mantardan koruyacaktır. Terlemeye bağlı ciltte oluşabilecek sorunları sık duş alma ve doktor önerisiyle kullanılan kremlerle gidermek mümkündür.

Gebeler Seyahat Edebilir mi?

Yaz aylarında en sık sorulan soruların başında gelmektedir. Gebelikte özellikle ilk on haftaya kadar düşük riski %10 civarındadır. Bu nedenle, gebeliğin ilk haftalarında ve 34. gebelik haftasından sonra uzun ve yorucu olabilecek seyahatler önerilmez. Bu süreler dışında sorunsuz takip edilen bir gebenin seyahatinde genellikle bir sakınca yoktur. Ancak uzun kara yolculuklarında mutlaka sık mola verilmelidir. Uzun süre hareketsiz kalınca bacaklarda ödem gelişebilir ve damarlarda pıhtı oluşumu riski artar. Uzun karayolu seyahatlerinde varis çorabı kullanımı riski azaltacaktır. Araba yolculuğunda gebelerin mutlaka emniyet kemeri takması gereklidir. Gebelikte 24. haftadan sonra araba kullanılması önerilmez. Gebelerin uçak ile seyahatinde sakınca yoktur. Ancak özellikle gebelik takibini yapan doktordan onay alınması ve uçuş iznini ifade eden bir raporu anne adayının yanında bulundurması gerekir. 34. gebelik haftasından sonra uçuş izni olsa da bazı hava yolu şirketleri gebeleri uçağa kabul etmemektedir. Uzun uçuşlarda uçakta dolaşmalı ve mümkünse varis çorabı giyilmelidir.

Gebelik Döneminde Havuz ve Denize Girmekte Bir Sakınca Yoktur

Gebelikte havuza girilebilir ancak havuzların mutlaka temiz ve bakımlı olmasına dikkat edilmelidir. Havuz temizliğinde kullanılan kimyasal maddeler ciltten emilir. Bu nedenle havuzda kalış süresi uzun olmamalı ve çıkınca mutlaka duş alınmalıdır. Islak mayo ile durmak genital florada bulunan mantarların enfeksiyona yol açmasına neden olur ve akıntı, kaşıntı görülür. Bu, hamilelerde en sık görülen enfeksiyon çeşididir. Denizde hamile bir kadın yanlız yüzmemelidir. Gebelikte artan magnezyum ihtiyacı bacaklarda kramplara neden olabilir. Bu nedenle derinde özellikle yalnız yüzmek tehlikeli olabilir.  Yüzmek için sıcak saatler tercih edilmemelidir.
Hamilelerde vücuttaki hormonal değişim nedeniyle ışığa duyarlılık artar. Cilt rengi koyulaşır, yeni benler oluşabilir. Özellikle yüzde çiller artar ve “gebelik maskesi” denilen lekeler olabilir. Bu nedenle güneş ışığından korunmalı, en az 25 faktörlü koruyucu kremler kullanılmalıdır.

Gıda Zehirlenmesine Dikkat!

Yaz aylarında dışarıda yenilen gıdalara bağlı olarak gıda zehirlenmeleri daha sık olabilir. Bu nedenle gebelikte daha dikkatli olunmalıdır. İshal, kusma, bulantı gibi şikayetlerde doktora başvurmalı ve özellikle sıvı açığı oluşmaması doktorların önerileri doğrultusunda tedavi olunmalıdır

Anne sütü saklama kılavuzu


Anne sütünü, hijyenik ve güvenli bir ortamda saklamak önemlidir. Eğer işteyken sütünüzü sağarak buzdolabında saklıyorsanız, adınızı yazarak etiketleyiniz ya da hijyenik bir poşete koyarak başka bir sütle karıştırılmamasını sağlayınız.

Anne sütünün saklanma koşullarıyla ilgili sorularınız için danışmanlarımıza ulaşınız.

Anne Sütü Saklama İlkeleri:


  • Anne sütü, oda sıcaklığında (19-22°C) 10 saate kadar bekletilebilir 
  • Buzdolabında (0-4°C) 8 güne kadar saklanabilir 
  • Tek kapılı buzdolabınız varsa dondurucu bölümünde, 2 hafta boyunca korunabilir  
  • Eğer iki kapılı buzdolabınız varsa anne sütü dondurucu bölümünde 3  ay saklanabilir 
  • Ticari özellikli derin dondurucuda, sürekli -19°C’ de 6 ay ya da daha uzun süre tutulabilir 
  • Sakladığınız sütünüz hakkında herhangi bir soru ya da endişeniz varsa atınız; bebeğinizi bu sütle beslemekten kaçınınız.

Nasıl Muhafaza Etmelisiniz?

Buzdolabına koyulmuş ya da dondurulmuş sütün korunacağı ortamın nitelikleri:


  • Kapakları sıkıca kapanan, sert yüzeyli plastik kaplar. 
  • Anne sütünün korunması amacıyla tasarlanmış, dondurucuya konabilen süt poşetleri.

Sütü Nasıl Ilıtmalısınız?


  • Sıcak, akan su altında çözün ve/veya ısıtınız 
  • Sütün sıcaklığını kaynama noktasına getirmeyiniz 
  • Sıcaklığını ölçmeden önce sütü YAVAŞÇA çalkalayınız. Çalkalayarak, sütteki krema görünümündeki yağ içeriğini de homojen şekilde dağıtmış olursunuz (Depolanan sütün yağlı ve süt tabakalarını ayrışması normaldir). Anne sütünde bulunan bazı canlı bileşenlere zarar verebileceği için sütü, kuvvetli bir şekilde sallamayınız. 
  • Isıtmak için mikrodalga fırını kullanmayınız.

Çözülmüş Süt


  • Eğer süt dondurulmuş ve sonrasında çözülmüş ise 24 saate kadar buzdolabında saklanabilir 
  • Yeniden dondurucuya konulmamalıdır 
  • Bebek doyduktan sonra biberonda kalan sütün saklanarak bir sonraki öğüne bırakılmasının güvenli olup olmadığı bilinmemektedir

Dondurduğunuz Sütünüz Bozuldu mu?

Çok nadir olarak, bazı anneler, büyük bir özenle sağdıkları ve sonraki kullanım için dondurdukları sütlerinin bozulduğuna, üzülerek tanık olmuşlardır.

Hamileliğin ilk belirtileri ne zaman belli olur


Gebeliğin Belirtileri Bebek sahibi olmak için bir kadının en uygun olduğu yaş dilimi 18-35 yaşlar arasıdır.Bu dönemin başlangıcında kadının kendi vücudu gelişimini tamamlamıştır ve bir bebek gelişimi için uygun hale gelmiştir.


Yaşınız ya da pozisyonunun ne olursa olsun gebe kalmak istediğinizde ya da gebe olduğunuzu düşündüğünüzde mutlaka uzman bir hekime müraacat etmelisiniz.

Gebelik ne zaman başlar ?
Gebelik erkekten gelen spermin kadının yumurtalıklarından atılan yumurta hücresini döllediği sonuna kadar olan dönem ebryonik dönem olarak adlandırılır. Sekizinci haftadan doğuma kadar olan süreye de fetal dönem denir.

Gebelik yaşı nasıl hesaplanır ?
Gebelik yaşı hesaplanırken gebe kalındığı düşünülen ilişkinin gerçekleştiği gün kriter olarak alınmaz. Tüm dünyada ve terminolojide bir standart sağlayabilmek amacıyla son adet kanamasının ilk günü (SAT, son adet tarihi) gebeliğin başlangıcı olarak alınır. Gebelik yaşı hesaplanırken ay kullanılmaz. ınsanlarda gebelik 280 gün sürer. Bu 40 haftaya denk gelmektedir. Sonuç olarak gebelik hafta olarak tanımlanır ve başlangıcı olarak da son adet kanamasının ilk günü esas alınır. Bebeğin doğum tarihi nasıl hesaplanır ? Bebeğin beklenen doğum tarihini (BDT) hesaplamak için oldukça basit bir yöntem vardır: 7 gün ekle 3 ay çıkart. Negele yöntemi adı verilen bu sistemde SATne 7 gün eklenir ve 3 ay geriye gidilir. Bir örnekle açıklayacak olursak son adet kanamasının ilk günü 7 Temmuz olan bir anne adayını ele alalım.

Negele Yöntemi Son Adet 7 gün ekle <14 Temmuz> 3 ay çıkart <14 Nisan> Beklenen Doğum Tarihi 14 Nisan

Bu hasta için beklenen doğum tarihi 14 Nisandır. Ancak bebeklerin sadece bu tarihte doğar. 38 hafta ile 42 hafta arası doğan bebekler normal kabul edilirken 38 haftadan önce doğanlar preterm 42 haftadan sonra doğanlar postterm olarak adlandırılır. Prematürite ise bebeğin yaşını değil gelişimini anlatan bir ifadedir. Örneğin 36 haftalık doğan bir bebek preterm olmasına yani erken doğmasına rğme eğer akciğer gelişimini tamamlamış ise prematür değildir.

Gebeliğin belirtileri
Gebeliğin en önemli bulgusu adet gecikmesidir. Ancak her adet gecikmesi gebelik anlamına gelmez. Yaşam tarzındaki herhngi bir değişiklik, çeşitli rahatsızlıklar, diet, psikolojik durum değişiklikleri, stres gibi pek çok faktör adet gecikmesine neden olabilir.
 
Gebeliği düşündüren bulgular
1.Adet gecikmesi
2.Memelerde dolgunluk ve hassasiyet
3.Bulantı & Kusma
4.Sık idrara çıkma
5.Halsizlik
6.Karında büyüme

Gebeliğin muhtemel bulguları
1.Rahimin (uterus) büyümesi
2.Gebelik testleri

Gebeliğin kesin bulguları
1.Bebeğin kalp atımlarını duyulması
2.Bebek hareketlerinin hissedilmesi
3.ULTRASON incelemesi

Gebelik testleri
Gebe olduğunuzu ne kadar erken öğrenilirse , gebelik ile ilgili bakıma o kadar erken başlanabilir. Bu nedenle adet gecikmesi olan her kadın vakit kaybetmeden gebelik testi yaptırmalıdır.Gebeliğin oluşması ile birlikte gebelik ürününüden bazı hormonlar salgılanmaya başlar. Bu gebeliğe özgü hormonlar kadının adet siklusunu kesintiye uğratır ve kadın gebelik süresince adet görmez. Kanda ve idrarda bu hormonların tayini ile gebelik teşhisi konabilir. Kanda bakılan hormon daha henüz ortada bir adet gecikmesi olmadan önce bile gebeliği gösterebilir. ıdrarda ise sıklıkla 7-10 günlük bir gecikmeden sonra gebelik saptanabilir. Piyasada satılan ve kişinini kendi kendine uyguladığı testlerin güvenilirliği labovatuardakilere oranla biraz daha düşüktür. Bu nedenle adet gecikmesi olan ve kendi kendine yaptığı test negatif çıkan kadınlar da hekimlerini konu hakkında bilgilendirmeli ve onun tavsiyelerine uymalıdırlar.

Duygulanım değişiklikleri
Gebeliğin ilk 3 ayında anne adayında bazı psikolojik değişiklikler meydana gelebilir. Kişi çok neşeliyken bir anda ağlama krizlerine tutulabilir. bazı günler çok sinirliyken b azı günler sakin olabilir. Bünye gebeliğe uyum sağladıkça bu sorunlar da yavaş yavaş ortadan kalkar. Ancak gebeliğin son haftalarında tekrar bir huzursuzluk ortaya çıkabilir.Kişi sinirli, heyecanlı olabilir, Uyku problemleri ortaya çıkabilir. Bunlar fazla endişeedilmemesi gereken durumlardır. Hemen hemen her kadın bu duyguları yaşar. Aynı şekilde baba adayında da bazı değişiklikler görülebilir. Eşinin durumu hakkında endişeler taşıyabilir ve konu hakkında bilgisi yoksa ona yardım edememenin sıkıntısını yaşar. Bu nedenle çiftler kendilerinden önce böyle bir deneyim yaşayan arkadaşları ile konuşarak onların tecrübelerinden yararlanabilirler. Ancak unutulmamalıdır ki en profesyonel yardım konunun uzmanı olan bir hekimden alınabilir.

Bebek hareketleri ilk ne zaman hissedilir ?
Daha önce doğum yapmış olan hanımlar bu konuda da tecrübelerini gösterirler. Bu hanımlar genelde 16. hafta civarında bebeğin oynadığını hissederken ilk gebeliğini yaşayanlar 19-20. haftalarda bu hisle tanışırlar. Hanımlar bunu içlerinde bir kuşun kanat çırpmasına benzetmektedirler.

Ne sıklıkta doktor kontrolü gereklidir ?
32 haftaya kadar ayda bir kez, 32-36 haftalar arası 15 günde bir, bu tarihten doğuma kadar da doktorunuzun uygun göreceği sıklıklarda kontrol gereklidir. Bu kontrollerde bazı temel tetkikler yapılır, bebeğin ve gebenin gelişimi kontrol edilir ve standartlara uygun olup olmadığı saptanır, bebekte ya da gebede olası bir anormalik saptanır ise buna yönelik tedaviler planlanır ve yapılır, bazı özel gebelerde gereken özel tetkikler ve araştırmalar gerçekleştirilir. Bebeğinizin ve kendi sağlığınız için gebelikte hekiminizi düzenli olarak ziyeret etmeyi ihmal etmeyiniz.

Bebeğin cinsiyeti ne zaman belli olur ?
Aslında bebeğin cinsiyeti döllenme meydana geldiği anda bellidir.Burada tek belirleyici babadan gelen spermin cinsidir. Eğer bu sperm Y kromozomu taşıyor ise bebek erkek, X kromozomu taşıyor ise bebek kızı olacaktır. Ancak bu cinsiyetin tespiti ancak dış cinsel organlar ultrason ile görülebilecek büyüklüğe ulaştığında mümkün olur.Genellikle 14-16. haftalardan itibaren tecrübeli gözler bebek cinsiyetini saptayabilir. Tanı amaçlı yapılan ve bebekten doku alınmak sureti ile gerçekleştirilen biopsi sonucu bebeğin cinsiyeti doğrulukla saptanır ancak bu işlemler sadece tıbbi bir gereklilik varsa yapılır. Sadece cinsiyet tayini için yapılmaz.

bebeğin cinsiyeti,bebek cinsiyeti nasıl anlaşılır,Bebeğin cinsiyeti kız mı erkek mi


Hamile adayları 9 ay yavruları taşıdıkları gibi cinsiyetinide çok merak ederler. Kimileri çin takvimine başvurur yada gitmedik doktor bırakmazlar.


 Sizlerde bebeğinizin cinsiyetini hemen öğrenmek isterseniz bu yazı bana çok mantıklı geldi sizde okuyun ve bunlardan varsa sizde bebeğinizin cinsiyetini anlarsınız…

Bebeğiniz eğer erkekse;

Hamileliğinizin ilk zamamlarında kusma sorunu yaşamazsınız.

Bebeğinizin kalp atımı dakikada 140′dan daha azdır.

Karnınız sivri ve büyük olur. Kilonuzun çoğu önünüzde olur.

Karnınız bir basket topuna benzer.

Göğüs ucu etrafı erken koyulaşmaya başlar.

Kıza göre daha aşağıda taşırsınız.

Tuzlu veya ekşi yiyecekleri seversiniz.

Et, peynir gibi protein içeren yiyecekleri canınız çeker.

Bacak tüyleriniz daha hızlı uzar.

Elleriniz çok kurur.

Uyurken yastığınızın yönü kuzeye bakar.

Baba da kilo alır.

hamilelik sizi eskisinden daha güzelleştirir.

İdrarınızın rengi açık sarıdır.

Burnunuz büyüyüp yayılır.

Düğün yüzüğünüzü göbeğinizin üzerine astığınızda yuvarlak şekilde hareket eder.

Başınız ağrır.

Hamile kaldığınız tarihi yaşınıza ekleyin eğer sayı çift ise erkektir.

Eğer kızsa;

Hamileliğin ilk aylarında sabah bulantılarınız başlar.

Bebeğinizin kalp atışı dakikada en az 140′tır.

Kalça ve bel çevresinden kilo alırsınız.

Sol göğsünüz sağ göğsünüzden daha büyüktür.

Saçlarınız kızıllaşmaya başlayabilir.

Bebeğinizi yukarıda taşırsınız.

Karnınız bir karpuza benzer.

Canınız tatlı çeker.

Canınız meyve çeker.

Canınız portakal suyu çeker.

gebelikte öncekinden çok farklı görünürsünüz.

Normalden daha huysuz olursunuz.

Yüzünüzde sivilceler çıkabilir.

Ekmeğin ucunu yemek istemezsiniz.

Göğüsleriniz oldukça büyür.

Yastığınızın yönü güneye doğrudur.

İdrarınız koyu sarıdır.

Hamile kaldığınız tarihi yaşınıza ekleyin eğer sayı tek ise kızdır